BOĞAZİÇİ
İndeks: B |
İstanbul BoÄŸazı ile iki kıyısını kapsayan alana verilen ad. UzunluÄŸu, Karadeniz giriÅŸinden Sarayburnu’na kadar 29 km olan İstanbul BoÄŸazı’nın kıyıları, Rumeli tarafında Tophane’den baÅŸlar Rumelifeneri’nde sona erer.
Boğaziçi, uygun konumu nedeniyle, tarih öncesi çağlardan beri önemli bir yerleşim alanıydı. Bölgenin ticarete uygun bir alan olması nedeniyle, Antik Yunan ve Roma dönemlerinde yoğun bir deniz trafiği yaşanmaktaydı.
BoÄŸaziçi bir geçit alanı olarak Osmanlılar Döneminde büyük önem kazandı. Osmanlı Devleti, bu su yolunu denetlemek için 1395′te Anadolu Hisarı’nı, 1452′de de Rumeli Hisarı’nı yaptırdı. İstanbul’un alınmasından sonra, 17. yüzyıla kadar kırsal bir alan olarak kalan BoÄŸaziçi, IV. Murat Döneminden itibaren hızlı bir yapılaÅŸma sürecine sahne oldu. Bu dönemde Beylerbeyi, Kandilli ve Emirgan semtlerinde padiÅŸah ve yakın çevresi için çok sayıda köşk ve konak yapılmaya baÅŸlandı. Bu yapılara 18. yüzyıldan itibaren yalılar eklenmeye baÅŸlandı.
BoÄŸaziçi’nin iki yakasına yük ve insan taşıyan kürekçilerin hareket ettirdiÄŸi özel deniz araçları, 1850′de Åžirket-i Hayriye’nin kurulmasıyla yerlerini kamu ulaşım araçlarına bıraktı.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra Osmanlı Devleti yönetici sınıfının ortadan kalması, BoÄŸaziçi’nin eski önemini yitirmesine yol açtı. Ayrıca bu dönemdeki nüfus artışının yavaÅŸ olması BoÄŸaziçi’nin bir yerleÅŸme alanı olarak geliÅŸmesini önlüyordu. 1950′den sonra bölgeye yönelik büyük göç dalgaları ve gecekondulaÅŸma, BoÄŸaziçi’nin doÄŸal yaÅŸamla uyumlu dokusunun büyük ölçüde bozulmasına yol açtı. 20. yüzyılın baÅŸlarından itibaren BoÄŸaziçi, İstanbul kentinin yerel bir alanına dönüşerek, önemli kentleÅŸme sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. Günümüzde çıkarılan imar aflarıyla BoÄŸaziçi’ndeki kaçak yapılar yasallaÅŸmakta ve bölgeye her yıl yeni yerleÅŸim alanları eklenmektedir.
İLGİLİ KONULAR
İstanbul Boğazı