CAZ



CAZBaÅŸlangıçta Kuzey Amerika’da yaÅŸayan siyahların müziÄŸiyken, sonraları bütün dünyada benimsenen bir müzik türü. Caz, Birinci Dünya Savaşı’na kadar yalnızca New Orleans ve çevresindeki halkın müziÄŸiydi. Ancak birkaç yüz müzisyenin uÄŸraÅŸtığı, yaklaşık elli bin dolayında dinleyicisi olan bir türdü. Dinleyicilerinin çoÄŸunluÄŸu Delta bölgesinin yoksulluk içinde çalışan siyahlarıydı. 1920′ye doÄŸru, bütün ABD’de bilinen ve kötü taklit edilen bir duruma geldi. On yıl sonra Avrupa’nın büyük kentlerinde hem dinleniyor hem de icra ediliyordu. 1940′a doÄŸru artık bütün dünyada tanınıyordu. 1960′lara gelindiÄŸindeyse dünyanın her yerinde önemli bir müzik türü, bir sanat tarzı olarak benimsendi.

1960′larda, geliÅŸmekte olan bütün toplumlarda gözle görülür bir kimlik bunalımı, Kızıl ve Mavi arasında ‘soÄŸuk’ bir savaÅŸ yaÅŸanıyordu. Bunalım, kendisini müzikte, modada, resimde kısaca kültürel birçok alanda gösterdi. Caz müziÄŸi de, diÄŸer sanat dalları gibi bu buhrandan etkilendi. 1920-1930′lu yıllarda raÄŸbet gören caz müziÄŸi de 1960-1970′lerde popülerliÄŸini kaybetmiÅŸti. 10-15 dakika uzunluÄŸundaki caz parçaları seyircinin ilgisini uyanık tutmakta zorlanıyordu. Bunun yanı sıra, toplumu sürükleyen ‘modernleÅŸme’ akımı, resim, heykel ve grafik gibi birçok alanda kendini gösterdiÄŸi gibi müzikte de hissediliyordu. Müzikte modernleÅŸmeyle caz müziÄŸi oldukça gözden düştü. Artık caz, ne çoÄŸunluk tarafından dinleniyordu, ne de caz severler tarafından. İşte bu dönemde bir grup müzisyen tarafından cazı özgürleÅŸtirme çabaları gerçekleÅŸtirildi. Belirli hiçbir düşüncenin ya da temanın olmadığı “Free-Jazz” akımı, Ornette Coleman tarafından baÅŸlatıldı.

1960-1980 arası Ornette Coleman gibi birçok caz müzisyeninde “avant-garde” olma telâşı görüldü. Formsuz, temelsiz ve düşüncesiz olarak geliÅŸigüzel kromatizme (notaların yarım ses arallıklarıyla sıralandığı gam) ilgi arttı ve bu sayede klâsik müzikteki atonalite elde edilmeye çalışıldı.

1970′li yılların başında elektrikli aletler cazda kullanılıp rock etkileriyle karıştırıldıktan sonra, jazz-rock fusion ya da yalnızca fusion denilen, satış amaçlı bir tarz ortaya çıktı. Miles Davis, Chick Corea, Stanley Clarke, Marcus Miller, Herbie Hancock gibi caz müzisyenleri bu tarzdan oldukça etkilendiler.

1980′lerin ikinci yarısına doÄŸru elektronik fusion tarzı popülerliÄŸini kaybetti ve caz yavaÅŸ yavaÅŸ önem kazanmaya baÅŸladı. 1980′lerde popüler müzik piyasasındaki elektronik etkisinin kaynağı, aslında 1960-70′lerdeki caz müziÄŸinden gelmektedir. Kimi eleÅŸtirmenlerce fusion, caz müziÄŸinin dışında bir tarz olarak algılanmakta, kimilerince de, caz müziÄŸinin bir kolu olarak düşünülmektedir.



Arkadaþýna Yolla
Yazýcý Dostu Sayfa